Beyinler... Tüm varlıkta, dalga dönüştürücüsü olarak var olmuş dönüştürücülerdir. Birimlerin çok boyutlu holografik dünyaları bu dönüştürücüler tarafından oluşmakta; her birim kendi holografik dünyasında yaşamaktadır; dışsallıkta yaşadığını sanarak! “İyyake na’budu ve iyyake nesta’iyn”den itibaren bu oluşumu açıklar.
Ruh... Mânâlar toplumu demektir. “Sen bu işin ruhunu anlamamışsın” cümlesindeki mânâsı itibarıyla! Aynı zamanda hayatiyete işaret eder. Her birim canlıdır, varlığı hayatiyetidir; hayatiyeti de ilmidir! Hayat ve ilim ayrılmaz iki vasıftır! İlim açığa çıkış kapasitesine göre şuur veya bilinç adlarını da alır. Hayat sahibi olan canlının, varlığının ihtiva ettiği anlam “ruhu”dur! Bu mânâ itibarıyla, Kozmik elektromanyetik açılım boyutu, Ruh-u Â’zâm diye tanımlanmıştır. Akl-ı evvel’dir; Hakikat-i Muhammedî’dir. Unutmayalım ki bu isimler obje değil, bir özelliğe işarettir!
“Allâh” adıyla işaret edilen... İndînde bir “nokta”dır Kuantum Potansiyel!.. İlmimize göre, sayısız “nokta”lardan bir nokta! Zâtî ilminde var olan “nokta”lardan bir nokta; “Esmâ” âlemlerinden bir âlem! Zâtıyla Esmâ’sını bilen; Esmâ’sında kudretini seyreden! İsimleriyle işaret edilen özelliklerden yaratılmış ruhların her birinde bir özelliğini açığa çıkaran, çıkardığı özelliklerle seyreden! “Ben”likleri yaratıp, her bende “Ben” diyen!.. Ve dahi tüm algılayan ve algılananlardan berî olan! Tek diyebileceğimiz bu konuda: “ALLÂHU EKBER”! (Bu konuda daha detaylı bilgi 11. bölümdeki “Ekberiyet” isimli yazıda.)
Bu kısa toparlama ve özetten sonra şimdi gelelim “DÜNYALARIMIZA” ve beyin konusuna...
Şu an için fark etmemiz ve kavramamız gereken en önemli konu, beynimizin nasıl çok boyutlu hologram dünyamızı oluşturduğu hususudur. Biz dış dünyada bilfiil yaşadığımızı sanırken, nasıl oluyor da gerçekte kendi hayal dünyamızda, kozamızda yaşıyoruz? Hayal içinde hayal içinde hayal; olarak tanımlanan çok boyutlu holografik dünyamızın hâli hazır şartları nasıl oluşuyor ve gelecekte ne olacak? Dışsallıkla bağlantı noktası neresi dünyamızın!..
Herkes kendi dünyasının efendisi! Kralı veya kraliçesi... Başkaları o dünyada yalnızca figüran, yardımcı aktör veya aktris! Herkes, çevresindekilerden kendisine yansıyan kadarına göre ona bir rol biçerek dünyasının içine alıyor ve dünyasında onunla eğleniyor veya ağlıyor!
Beyin, bir dalga dönüştürücüsü demiştik... Dışarıdan beş duyu ya da ötesi kanallardan kendisine ulaşan sayısız dalgalardaki ruhu (mânâyı-anlamı) mevcut veritabanındaki bilgilere GÖRE değerlendirerek ona bir hüküm veriyor ve onu hayal ediyor! Tıpkı TV’ye gelen dalgaları dönüştürücünün açıp-dönüştürüp, ekranda görüntülenen sûret hâline getirmesi gibi!.. Böylece tâ en küçük yaşlardan başlayarak, dış dünyada bilfiil yaşadığımızı sanarak, beynimizin içinde çok boyutlu holografik dünyamızda yerimizi alıyoruz!
Biraz daha açalım oluşumu...
Bilimsel olarak kesinlikle tespit olmuştur ki... Görüyorum, duyuyorum, tutuyorum dediğiniz her şey, gerçekte, çeşitli şekillerde beyin adını verdiğimiz dalga çözücüye ulaşan çeşitli frekanstaki dalgaların, veritabanındaki önceki verilerin değerlendirilmelerine göre çözülüp; beyin içindeki hayal dünyayı oluşturan görüntü diye ya da duyma diye ya da dokunma diye tanımlanan dalga boylarına dönüştürülmesi (convert edilmesi) sonucu, bilincin içinde yaşadığı çok boyutlu hologram yapı olarak oluşmasıdır!..
Kısacası, tümüyle size özel dünyanızda yaşamaktasınız, doğduğunuzdan bu yana ve ölümsüz olarak sonsuz gelecekte!