“Görüyor mu o araç?”

“Görüyor!..”

“Gördüklerini size anlatıyor mu?”

“Hem de aynen!!!”

“Sizin dediklerinizi de anlıyor mu?”

“Evet!..”

“Yürüyor mu boşlukta?”

“Hem de bizden çok hızlı bir biçimde!”

“Peki, onu dışardan gören ilkel akıllı bir varlık, onun bu yaptıklarına vâkıf olsa; bu canlı, hareketli, gören, duyan ve enerji tüketen, algıladıklarını başkalarına da aktarabilen canlı, müstakil bir varlıktır, hükmünü veremez mi?..”

“Verebilir elbette!..”

“Peki öyle midir?”

“Hem evet, hem hayır!”

“Yani?..”

“Kendi başına birtakım şeyler yapabilmektedir, ki bu yönüyle evet!.. Ama, yapabildiklerinin hepsi de evvelden programlandığı işler olması itibarıyla, hayır!..”

“Gelelim insana istersen bir süre için!.. Ama, öncelikle, dışı tamamıyla insan şeklinde düzenlenmiş ve kafasına çok güçlü bir elektronik beyin konmuş bir android düşünelim... Adına da, sembolik olarak insan adını vermiş olalım. Beyni öyle bir biçimde programlanmış olsun ki, dışardan gelecek tüm etkilere, gereken tepkiyi gösterebilsin. Böyle bir şey mümkün mü?”

“Henüz yapılamadı ama, teori olarak evet!..”

“Peki bu robotun çalışma biçimini herkes anlayabilir mi?..”

“Hayır!.. Ancak elektronik hakkında derin bilgisi olanlar, çalışma sistemini bir ölçüde anlayabilirler...”

“Ya programlanmış varlıkları dışardan görenler?.. Yani androidleri...”

“Programlandığı biçimde, kendi başına hareket ettiği için, herkes, bağımsız olarak hareket eden bir varlık olarak onu kabul edebilir…”

“Ayrıca çok uzakta bir yerde, bir ekrandan onu seyredip; gereken anda ona ihtiyacı olan davranışları yapabilecek şekilde mesajları gönderebilecek bir merkez de olsa, ve yolladığı mesajlarla, onu belli işlere yöneltebilse, artık şüphesi olur mu çevresindekilerin, onun hür bir varlık olmasından..?”

“Sanmıyorum! Yani, şimdi sen, insanların birer android gibi mi olduklarını söylemek istiyorsun?..”

“Bazı sorular sormak istiyorum sana...”

“Evet..?”

“İnsanlık dediğiniz yapı, beynin sırrını çözebilmiş midir? Beyin nasıl çalışmaktadır?.. Neyi alarak, faaliyet göstermektedir? Faaliyeti nasıl olmaktadır? Etkilere nasıl cevap vermektedir? Karakter, mizaç denilen şeyler nasıl meydana gelmektedir?..

İçgüdü, önsezi yani hissikablelvuku nedir, nasıl oluşmaktadır..?

Aklına aniden bir fikir gelmektedir, bu fikir nereden ve nasıl gelmektedir veya nasıl oluşmaktadır?”

“Gerçeği istersen bu konuda hiçbir bilgisi yok insanlığın!.. Sistemli ve bütünüyle izah edilebilir bir biçimde demek istiyorum...”

“Peki bir başka soru... Dışarıdan karşısındaki kimseye bakan bir kişi... Ona al, şu tatlıyı ye, diyor. Ve o kişi söz dinlemeyerek, yemiyor… Bu defa talimat veren kişi, bak ben sana ye dedim, yemiyorsun, sen aptalsın!.. Diyebilir mi?.. Başka bir misal ile daha açalım meseleyi... 

42 / 83

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!