- 
Bedenin yaşı vardır; şuurun ise ilmi, ya da şartlanmaları... Veya her ikisi! 
- 
Bedenin ve şuurun! Hayalî ve gerçek varlığın! 
- 
Kendine yaş veremediğin anda şuurunda, belli bir yaşta hissettiğinde ise bedeninde yaşıyorsun, demektir! 
- 
Şefkat ve merhamet tüm mahlûkata; tefekkür ise sadece insana hastır! 
- 
Seni, tüm mahlûkattan ayıran özelliğinin hakkını verebiliyor musun?.. 
- 
“Garîp”, hâlini paylaşacak kimsesi olmayandır... 
- 
Dağda bir mağarada yaşayan değil; yaşamını kimseyle paylaşamayan yalnızdır... 
- 
Yalnızlık, Allâh’a mahsustur, derler... Niçin?.. Düşündün mü hiç? 
- 
Yalnız geldin, yalnız gideceksin, ve dahi uykun hep yalnız geçiyor. Yalnızlığının bilincinde misin ve yalnızlığa hazır mısın?.. 
- 
Bir yatakta uyuyan ikinin, biri kâbus görüyor, diğeri zevki yaşıyor... Bir arada mı yatıyorlar?.. 
- 
Dünya’da bulunuşunun tek sebebinin, sadece ve sadece ölüm ötesi sonsuz yaşama hazırlanmak olduğunu fark edip, idrak ettin mi?.. 
- 
Yetmiş yıllık ömründe, tümüyle yedi defa değişen bedenlerden biri misin; yoksa hiç değişmeyen, “benlik” misin?.. 
- 
“Hiç” olabilirsen “hep”sin! “HEP” olduğunda nesin?.. 
- 
Hükmü altındaki organlarına hükmedemeyen, onların esiridir! Onların, esiri iken “özgürlük”ten söz etme! 
- 
Organların bir varoluş sebebi de, şuurunun imtihanıdır! 
- 
Şuuru, bedenine tâbi olanın, ızdırabı asla son bulmaz! 
- 
Anlık zevk mi, ebedî saadet mi?.. 
- 
Tâlip olduğun mertebeye göre, imtihana tâbi tutulursun! 
- 
Talep eden, pahasını öder! 
- 
Birimsel ızdırap ve kederleriniz, bağımlılıklarınız kadar sürer gider! 
- 
Yalnızlığı tatmadan asla vahdete eremezsiniz! 
- 
Kaybedecek şeylerin olduğu sürece, tasavvufun gayesinden uzaksın! 
- 
Sevgin, sahip olmayı; aklın ise, terk etmeyi emreder! 
- 
Güdünün, dürtülerinin, organlarının değil; şuurunun sesine kulak ver! 
- 
İnsan, bilincinin sesi ile; mahlûkat organlarının iticiliği ile yaşar!